Dr. Fahrettin Şanal


Sabah Bir SELA, Öğleden sonra VEDA!

(Remzi ŞANAL 1932-16.12.2023)


(Remzi ŞANAL 1932-16.12.2023) 

 Hayat nedir? Sahi, nedir hayat? Hayatın herkese göre bir tanımı mutlaka vardır. Ama ben  ünlü bir eğitimci, yazarımızın (İsmail Habib Sevük 1892-1954) şu tanımını beğenirim. “ Hayat, iki dipsiz karanlık ortasında bir kibrit şulesidir” Yani anlayacağımız, hayat iki sonsuz karanlık ortasındaki bir kibrit alevi imiş! Başka bir deyişle, ömür dediğimiz bir kibrit yanıp sönünceye kadar geçen süre kadarmış!

İşte 1932 yılında Osmaniye’nin Akyar köyünde yanan kibrit şulesi, 16 Aralık 2023 günü, Osmaniye’de söndü. Kibrit alevi 91 sene sürmüş. “Her nefis ölümü tadacaktır...” ayetini bilirsiniz. Yani, kibrit şulesi eninde sonunda sönecekti ve de söndü. Kimden mi bahsediyorum? Sülalemizin en büyüğü ve sembol şahsiyetlerinden Remzi Şanal emmimden bahsediyorum. Sizlere ömür, emmim hakkın rahmetine kavuştu. Allah rahmet eylesin.

Aklınızdan, ne yapalım emmin öldüyse, her gün onlarca kişi şu veya bu sebeple ölüyor. Takdiri İlahi. Kaçınılmaz son gibi düşünceler geçebilir. Ama yine de, sakın ha, bize ne emminden demeyin. Neden? Herkesin bir hikayesi olduğu gibi emmimin de örnek, hatta ders alınacak bir hayat hikayesi var. Haydi hikayeyi dinlemeye başlayalım. Kimden mi? Tabi ki, Çıntırık Dede’den!

Çıntırık Dede de ilginç adamdır. Yeğenim yerine, yağnim der, başlar anlatmaya. Bana ilk sorusu “Akyar köyünün eski yerini bilir misin?” oldu. Şimdi Osmaniye’nin mahallesi olan Akyar, daha önce üç beş kilometre yukarıda dağın eteklerinde idi. 1960 lı yıllarda, köy heyelan sebebiyle kaydı, devlet ise köyü ovaya taşıdı. Bizler işte dağdaki o eski Akyar’da dünyaya geldik. 1930’larda okullaşma henüz tüm ülkede tamamlanmadığı için köyümüzde de okul yoktu. Azıcık okur yazar olana Eğitmen demişler. O kadar.

Bir de köyde sizinkilerin namı Musakâlar idi. Şimdi Şanallar diye biliniyor. Sizinkilerin baş özelliklerinden birisi dövüşçü olmalarıydı. “Çıntırık emmi istersen, kavga dövüş kısmını geçelim.” dedim. O da, “O zaman, sizinkilerin ölüyü düşürüp de aşağı köyden gelenlerle kavgaya tutuştuklarını anlatmayayım.” dedi. 

La havle, “Yahu Çıntırık emmi, bence öyle bir yapıdan, İstanbul beyefendisine dönüşen Remzi emmimden bahsedelim. Kılık kıyafetinden, zarafetinden, geniş ufkundan, yetiştirdiği evlatlarından, hayat tarzından bahsedelim.” dedim. Örneğin dedim, başladım.

Mesela, daha lisede okurken, 1970’li yıllar, bir defasında Remzi emmim bizlere Türkiye’de 

Karma Ekonomi uygulandığını anlatmıştı. Hani, hiç de bir dağ köyünden çıkmış, eğitimsiz birine benzemiyordu. Sanki birden birkaç sosyal sınıf atlamış, üniversite mezunu gibi, aydın bir kişilik olarak biliyorum. Demek ki insan kendini tekâmül ettirebiliyormuş. (Tekâmül etmek kelimesinin Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüklerinde anlamı; - Olgunlaşmak. - Evrim geçirmek ve gelişmek.)

Çıntırık emmim. “Evet” dedi ve devam etti. 1960’lı yıllarda Osmaniye’de evinde ve iş yerinde telefonu olan sayılı insanlardan birisiydi. Şimdi gençlere garip gelecek ama eve telefon almak en büyük lükslerden biriydi. Kılık kıyafet deseniz, fötr şapkasından, kasketine, piposuna, kravatına kadar gerçekten İstanbul efendisiydi. Çevresinde itibarlı birisiydi. Ayrıca siyasi kimliği de vardı. Düzen, intizam, temizlik, titizlik onun alameti farikalarındandı. Başka bir özelliği ise, olduğu gibi görünmesiydi! Hani Mevlana’nın bir sözü var ya, “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.!” Ne demek şimdi bu? 

Gerçekten olduğu gibi görünmekten kasıt nedir? Öyle insanlar tanıdım ki, ağzından din, iman düşmez, ama riyayı elden bırakmaz. Ahlâktan bahseder, ahlâksızlığın âlâsını yapar. Adamlıktan bahseder, ama kendisi aslında adam müsveddesidir. Adaletten bahseder ama en büyük adaletsizliği yapar, kul hakkı yer. Sonra ne olur? Ölümünden sonra, çocukları birbirine düşerler. Ele güne, malamat olurlar. (TDK'ya göre “Malamat olmak”, rezil olmak, dile düşmek anlamındadır.) 

Aman Çıntırık emmi, bunları geçelim de Remzi emmimin çocuklarından bahset. Çıntırık emmim bildiğini okumaya devam ediyor.--- Önce, şu olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak sözünün tam da Remzi emmini tarif ettiğini söylemeliyim. Bak konuyu uzatmıyorum. Sonra çocuklarına geleyim. 

Bizim Remzi ağanın biliyorsun beş evladı var. En büyüğü  Şanallarda Fakülte okuyan ilk kişidir. (Rahmetlik Ahmet amcanız da Matematik öğretmeniydi ama, o iki yıllık Yüksek Okul mezunuydu. Daha sonra Milletvekili ve Bakan oldu). Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunu olan büyük oğlu Zeki Şanal çeşitli İlçelerde Kaymakamlık, Vilayetlerde de Valilik yaptı. Diğer çocukları ise Öğretmen olarak vatana, millete hizmet ettiler.

Çıntırık Dede, amcamı anlatmaya daha devam edecekti. Anlatacak çok şeyler var, diyordu. Ama “Ben şimdilik bu kadar yeter. Belki başka zaman devam ederiz.” dedim. Teşekkür ettim.

Yazımı bitirirken, Remzi amcama Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun. Evlatlarına, torunlarına, kısaca sevenlerine Allahtan sağlıklı uzun ömürler, dilerim.

  • Salı 10.2 ° / 3.4 ° false
  • Çarşamba 11.5 ° / 1.9 ° Güneşli
  • Perşembe 13 ° / 1.5 ° Güneşli