Dr. Adem Kıdık


Safra Kesesi Taşları?


Safra taşı hastalığı özellikle sanayileşmiş ülkelerde daha sık görülmektedir. Safra taşı olan hastaların çok küçük bir kısmı semptomatik olmakta daha büyük orandakiler ise asemptomatik kalmaktadır. Bu nedenle gerçek toplumdaki sıklığını belirlemek güçleşmektedir. Safra taşı hastalığının patogenezinde temel olarak, yağlı diyet yer almaktadır. Makroskobik safra taşı oluşumu için safradaki kolesterolün yoğunlaşması ve kolesterol kristallerinin birleşerek taş oluşturması gereklidir. Safra taşı için risk faktörlerinden değiştirilemeyen ; kadın cinsiyet ve buna bağlı artmış östrojen, kolesterol sentezi, yaş ve genetiktir. Diğer risk faktörleri ise; obezite, hızlı kilo kaybı, doğurganlık ve diyet gibi faktörlerdir. Koruyucu önlemler ise; vitamin C alımı, kahve, kuruyemiş (fındık, fıstık vb.) tüketimi ve egzersizdir. Ülkemizde safra taşı prevalansı ile ilgili yapılan çalışmalar sınırlıdır. 2008 yılında Tokat ili erişkinlerinde yapılan bir çalışmada kolelitiyazis sıklığı %7.5 olarak saptanmıştır. Safra taşı olanların %80`den fazlası bunun farkında değildir. Ancak hastaların yıllık %1-2`sinde komplikasyon gelişmekte ve cerrahi gerekmektedir. Safra taşı için risk faktörleri : Yaş, kadın cinsiyet, gebelik, parite, kadın cinsiyet hormonları, diyet, obezite, diabetes mellitus, metabolik sendrom, hızlı kilo kaybı, aile hikayesi ve genetik, total parenteral beslenme, siroz, Crohn hastalığı, spinal kord hasarı gibi bazı hastalıklar ve östrojen, lipid düşürücü ilaçlar, seftriakson gibi bazı ilaçlar safra taşı için risk faktörlerindendir. Yaş, Cinsiyet, Gebelik ve Doğurganlık Yaşla birlikte kolesterol oranı ve yoğunluğu artmaktadır. Safra taşı hastalığı riski ve safra kesesi ameliyatı geçirme her yaş için kadınlarda erkeklerden fazladır.Cinsiyetler arasındaki bu farkın, kadın cinsiyet hormonlarına bağlı olduğu düşünülmektedir ve bu nedenle parite (doğurganlık) de bir risk faktörüdür. Gebelik sırasında safra çamuru oluşma riski %30`a kadar artmaktadır, bunların ancak %1-3`ünde safra taşı oluşmaktadır. Safra çamuru yarısından fazlasında ve hatta küçük safra taşlarının (çapı < 10 mm`den küçük olanlar) %30 kadarı kaybolmaktadır. Bu normale dönüş, doğurganlık sadece küçük bir risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir. Östrojen kolesterolün hepatik sekresyonunu artırıp, safradaki kolesterol satürasyonunda artışa yol açarak, kolesterol safra taşlarının riskini artırmaktadır. 40 yaşın altındaki kadınlarda yüksek doz östrojen preparatlarının kullanımı safra taşı oluşumu için yüksek risk oluşturmaktadır. Östrojen replasman tedavisi alan postmenopozal kadınlarda safra taşı oluşma riski artmıştır . Gebelik sırasında safra kesesi hareketlerinde azalma, hacminde artış meydana gelir. Bu değişiklikler safra çamuru ve taşı oluşumuna yardımcı olur. Özellikle gebeliğin üçüncü trimestırında fazladır. Aile Hikayesi ve Genetik Aileler üzerine yapılan çalışmalar genetiğin safra taşı gelişimi üzerinde anlamlı rolü olduğunu göstermiştir. Farklı etnik gruplar arasındaki safra taşı oranlarının büyük farklılık göstermesi genetiğin yanında beslenme ve kültürel alışkanlıklarının da etkili olabileceğini düşündürmektedir. Diyet, Obezite, Diabetes Mellitus, Metabolik Sendrom ve Hızlı Kilo Kaybı Epidemiyolojik araştırmalar, yüksek miktarda total kalori, kolesterol, doymuş yağ asitleri, rafine edilmiş karbonhidrat, protein, tuz ve bunun yanında düşük miktarda lifli yiyecekler içeren Batı tarzı diyet tüketenlerde kolesterol safra taşının sık olduğunu göstermiştir. Kolesterol safra taşı insidansı Amerika ve Avrupa toplumlarında, Asya ve Afrika`ya göre belirgin şekilde yüksektir. Obezite, safra taşı oluşumu açısından majör bir risk faktörüdür. Risk özellikle kadınlarda daha fazladır ve artmış obezite ile orantılı olarak artar. Aşırı şişman kadınlarda normal kilolulara kıyasla yedi kat risk artışı beklenebilir.Obezite geç ergenlik döneminde gelişmişse ve ilerleyen yaşta devam ediyorsa, risk daha fazladır.Safra taşı hastalığı obezite, diabetes mellitus ve insülin direnci ile daha yakından ilişkilidir. Dünya genelinde artan obezite ile birlikte metabolik sendrom epidemik boyutlara ulaşmıştır. Düşük HDL kolesterol ve yüksek trigliserid safra taşları ile pozitif olarak ilişkilidir. Düşük kalorili diyet ve bariyatrik cerrahiyi izleyen hızlı kilo kayıpları da paradoksal olarak kolesterol safra taşı oluşumu için majör risk faktörüdür. Aşırı obezlerde bariyatrik cerrahiyi takiben safra çamuru ve safra taşı oluşumu %25-35 sıklıkta gelişir ve kilo kaybı belirgin ise sıklıkla postoperatif ilk altı hafta içinde gelişir. 1.5 kg/hafta`nın üzerindeki kilo kayıpları taş oluşum riskini dramatik olarak artırır. Safra çamuru çoğunlukla kaybolurken, safra taşları semptoma neden olur. Diyet hikayesi nedeniyle, daha düşük kilo dalgalanmaları bile safra taşı için risk faktörüdür). Hızlı kilo kaybı sırasında kalori kısıtlamasıyla biliyer kolesterolün artmış hepatik sekresyonu, safra kesesinde artmış müsin üretimi ve bozulmuş safra kesesi motilitesi safra taşı oluşumuna yol açan nedenlerdir . Kilo kaybı sırasında safra müsin içeriği 18 kat ve safra kalsiyum konsantrasyonu %40 artar . Fiziksel aktivite aynı zamanda kilo durumunun bir göstergesidir ve safra taşı gelişim olasılığını azaltmaktadır. Azalmış aktivite ise safra taşı oluşma riskini artırır . Östrojen: Bazı çalışmalar, oral kontraseptif kullanımının ve premenopozal kadınlardaki konjuge östrojen kullanımının kolesterol taşı sıklığını iki kat arttırdığını göstermiştir. Postmenopozal kadınlarda ve prostat kanserli erkek hastalarda östrojen uygulaması benzer litojenik etkiye sahiptir. Bu nedenle kolesterol safra taşı oluşumunda önemli risk faktörü olarak öne sürülür (12). İrritabl bağırsak sendromu, safra kesesi stazı, safra çamuru, sigara içiciliği, sosyoekonomik durum, biliyer infeksiyonlar, duodenal divertiküller, trunkal vagatomi, hiperparatiroidi, primer biliyer siroz, primer sklerozan kolanjit, Caroli hastalığı, pankreatit, kronik hemoliz durumları gibi faktörler de safra taşı için risk faktörleri arasındadır. TEŞHİS Safra taşı hastalığı ile ilgili semptomlar nonspesifiktir. Safra taşı hastalığıyla en yakından ilişkili semptom 1-24 saat süren, sırta, sağ omuza da yayılım gösterebilen karın ağrısıdır. Yemeklerden sonra bir saatten fazla süren ağrı bu tanıyı destekler. Açlık durumunda yapılan ultrasonografiyle safra taşı hastalığı > %90`dan fazla olguda doğru şekilde tespit edilebilir. Yine de, safra kanalı taşları %50 olguya kadar ultrasonografiyle atlanabilir. Bunlar, manyetik rezonans kolanjiyopankreatikografi (MRCP), endoskopik ultrasonografi (EUS) veya endoskopik retrogradkolanjiyopankreatikokolanjiyografi (ERCP) ile teşhiste benzer duyarlılık ve özgüllüğe sahiptir. ERCP, işlemsel risk taşımakla birlikte terapötik opsiyon sunmaktadır . TEDAVİ Safra kesesi taşları vücutta önemli bir sağlık sorununa neden oluyorsa ameliyat gündeme gelmelidir. Ancak 10 safra kesesi taşı olan hastanın yalnızca 1?inin ilerleyen dönemde sorun yaşaması öngörüldüğü için hastaların %10?u ameliyat için adaydır. Geriye kalan kişilerin %90?ı safra kesesindeki taş nedeniyle belki de yaşamları boyunca herhangi bir sağlık sorunu yaşamayacaktır. Burada sorulması gereken doğru soru: ?Safra kesesindeki her taş için cerrahi işlem yapılmalı mı?? olmalıdır. Hasta ne zaman ameliyat edilmeli? Daha önce safra kesesi iltihabı geçirmiş, safra kesesinde taş bulunan diyabetli hastalar günlük yaşamını bir başka kişiden yardım alarak sürdürmek zorunda olanlara ameliyat önerilmektedir. Bunun yanında; safra kesesindeki taş nedeniyle yaşayacağı önemli bir sağlık sorunu yüzünden hastaneye ulaşamayacak durumda olan kişiler, kronik safra kesesi hastalığı olanlar, safra kesesi duvarında tamamen kireçlenme ile oluşan porselen safra kesesi bulunanlar, ameliyat edilmesi gereken hasta grubu arasında yer alır. Safra kesesi ameliyatları göbek ile karnın üst bölümünde açılan birkaç delikle laparoskopik olarak gerçekleştirilmektedir. Hastalarda taşın safra kanalına düşmesi nedeniyle sarılık ortaya çıkmışsa, öncelikle endoskopik yöntemle ana safra yolundaki taş alınır ve ardından kapalı cerrahi ile kese çıkarılır. Cerrahi müdahale sonrası hastalar safra kesesi olmadan yaşamlarına devam edebilir. Ancak vücudun buna uyum süresinin kısaltılması için hastaların aşırı yağlı ve aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durması gerekir. Ameliyat sonrası 3-6 aylık dönemde gaz giderici ve sindirimi kolaylaştıracak ilaçların kullanılması önerilmektedir. SONUÇ Safra taşı hastalığı özellikle sanayileşmiş ülkelerde daha sık görülmektedir. Safra taşı olanların çok küçük bir kısmı semptomatik olmakta daha büyük orandakiler ise asemptomatik kalmaktadır.Safra taşı hastalığı prevalansının dağılımı ülkelere ve etnisiteye göre değişiklik göstermektedir. Bu dağılım farklılığı genetik ve çevresel etkileri düşündürmektedir. Safra taşı hastalığında altta yatan patogenez, kolesterol, fosfolipidler ve safra tuzları arasındaki ilişki gibi gözükmektedir.Makroskobik safra taşı oluşumu için safradaki kolesterolün süpersatürasyonu ve kolesterol kristallerinin nükleasyonu gereklidir. Safra taşı için risk faktörlerinden değiştirilemeyenler ; kadın cinsiyet ve buna bağlı artmış östrojen, kolesterol sentezi, yaş ve genetiktir. Diğer risk faktörleri ise; obezite, hızlı kilo kaybı, doğurganlık, diyet gibi faktörlerdir. Koruyucu önlemler ise; vitamin C alımı, hafif alkol tüketimi, kahve, kuruyemiş (fındık, fıstık vb.) tüketimi ve egzersizdir. Kalın sağlıcakla?.
  • Çarşamba 31.3 ° / 16.2 ° Güneşli
  • Perşembe 31.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Cuma 30.8 ° / 18.4 ° false