Merhaba çok kıymetli okuyucularımız,
Sosyal medya, hayatımıza girdiği günden bu yana, hem bireylerin, hem de meslek gruplarının yaşamında köklü değişikliklere neden oldu.
Gazetecilik mesleği de bu değişimlerden nasibini aldı. Eskiden bir haberin doğruluğunu ispatlamak, ihbarları belgelemek veya konuları gündeme taşımak oldukça zahmetliydi. Elinde belge olmadan yapılan ihbarlar ya da “şunu yazın, bunu yayınlayın” tarzındaki talepler gazetecilere büyük bir yük oluşturuyordu.
Ancak sosyal medya, bu yükün önemli bir kısmını üzerimizden aldı. Artık insanlar kendi hesaplarında bir gazeteci gibi gördükleri sorunları, olayları ve fikirlerini paylaşabiliyor. Bu durum, bireylerin sorumluluk bilincini de beraberinde getirdi. Sosyal medya kullanıcıları, yaptıkları paylaşımların doğruluğundan ve yasal sorumluluğundan haberdar olmaya başladı. Yanlış ya da yalan bilgi paylaşımının hukuki sonuçlar doğurabileceğini öğrenen bireyler, artık daha temkinli davranıyorlar.
Önceleri gazeteciler olarak, haberin doğruluğu konusunda tüm sorumluluğu üstleniyorduk. Güvendiğimiz kaynaklardan gelen bilgileri yayımlıyor, ama yanlış bilgi olduğunda cezai yaptırımlarla karşılaşıyorduk. Sosyal medya sayesinde bu sorumluluk, haberi paylaşan kişilerin üzerine geçti. Şimdi herkes yaptığı paylaşımın sonuçlarına katlanıyor.
Elbette sosyal medya eleştirilecek pek çok yönüyle de gündemde, ancak bana göre sosyal medyanın en büyük katkılarından biri, insanlara haksız bir şekilde herhangi bir paylaşım yapamayacaklarını ve yaptıklarında yasal sonuçlarla karşılaşabileceklerini öğretmesidir. Bu, toplumda hem sorumluluk bilincini artırdı hem de bireylerin bilgi paylaşımında daha dikkatli olmasını sağladı.
Sosyal medya, hem hayatımıza getirdiği kolaylıklarla, hem de toplumun bilinçlenmesine katkılarıyla artık önemli bir güç ve sorumluluk alanıdır.
