Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş

Tarih: 17.12.2025 15:17

Tekno-feodalizm

Facebook Twitter Linked-in

Tarih toplumsal gelişim dönelerini anlatırken ilkel toplumlardan tarıma, feodaliteden sanayiye, oradan da bilgi toplumuna doğru bir süreci anlatır.

 

Orta Çağ'ın karanlık koridorlarında dolaşırken, toprağa bağlı bir düzen dikkat çeker: Feodalizm. 

 

Lordlar/senyörler, serfler(köylüler), şövalyeler ve toprağın kutsal mülkiyeti.

Orta Çağ feodalitesinde toprak gücün kaynağıydı. Toprağa sahip olan senyörler üretimi, güvenliği ve hukuku kontrol ederdi. 

 

Serfler ise toprağa bağlıydı; özgür değillerdi ama “koruma” karşılığında itaat etmek zorundaydılar. Feodal düzen, piyasa ilişkilerinden çok bağımlılık ilişkileri üzerine kuruluydu.

 

Bugün toprağın yerini veri, kalelerin yerini dijital platformlar, senyörlerin yerini ise küresel teknoloji şirketleri almış durumda. 

 

Bu yeni düzeni tanımlamak için kullanılan kavram: Teknofeodalizm.

 

****

 

Teknofeodalizm, klasik kapitalizmin rekabetçi piyasa mantığının aşınarak yerini platform merkezli, tekelci ve hiyerarşik bir yapıya bırakmasını ifade ediyor. 

 

Feodal lordlar nasıl toprağı kontrol ediyorsa, teknoloji devleri de veriyi kontrol ediyor. Google'ın arama krallığı, Amazon'un ticaret imparatorluğu, Meta'nın sosyal ilişkiler feodalitesi... 

 

Bu şirketler dijital arazilerin mutlak hakimleri. Toprak yerine platformlar, şato yerine bulut sunucular, serfler yerine kullanıcılar var artık.

 

Amazon, Google, Meta, Apple gibi şirketler yalnızca ürün veya hizmet sunmuyor; aynı zamanda pazarın kendisini inşa ediyor, kurallarını koyuyor ve bu kuralları tek taraflı olarak değiştirebiliyor. 

 

Feodal beylerin kendi mahkemeleri vardı; bugün ise platformların kendi “kullanım koşulları” bulunuyor. Bu kurallar ulusal hukukların ötesinde, çoğu zaman onlardan daha bağlayıcı. 

 

Bir hesabın kapatılması, bir içeriğin görünmez kılınması veya bir algoritmik ceza, çoğu zaman itiraz edilemeyen bir dijital ferman niteliği taşıyor.

 

****

 

Kapitalizmde teorik olarak girişimci, emekçi ve tüketici arasında bir sözleşme ilişkisi vardır. Taraflar, en azından kâğıt üzerinde, özgürdür. 

 

Oysa teknofeodal düzende kullanıcı özgür değil.Dijital platformdan çıkmak, çoğu zaman sosyal, ekonomik ve hatta akademik hayattan dışlanmak anlamına gelir. 

Bu noktada serf kimdir? Serf artık toprağa değil, platforma bağlıdır. 

 

Ürettiği değerin büyük kısmına el konulur; karşılığında ise “erişim”, “görünürlük” ve “altyapı” sunulur. 

 

Tıpkı Orta Çağ’da olduğu gibi, sistem güvenlik vaat eder: Bulut depolama, dijital ödeme, lojistik ağlar… Ancak bu güvenliğin bedeli, sürekli gözetim ve veri teslimidir.

 

Orta Çağda serfler toprakla birlikte alınıp satılırken, bugün bizler verimizle pazarlanıyoruz. Her tıklamamız, her aramamız, her beğenimiz dijital tarlalarda ekiliyor ve hasat ediliyor. 

 

****

Tarih bize şunu gösteriyor: Hiçbir feodal düzen sonsuza kadar sürmedi. 

 

Feodalizm, burjuvazinin yükselişiyle çöktü. Rönesans'ın feodalizmi parçalayıp yerine ulus-devleti getirmesi gibi, acaba dijital bir rönesans yaşayacak mıyız? 

 

Web3, blockchain, merkeziyetsiz internet vaatleri bu yeni feodal düzene meydan okuyor. Bugün de dijital çağın “yeni burjuvazisi” belki platformlara bağımlı olmayan açık kaynak hareketlerindenya da güçlü kamusal düzenlemelerden doğabilir.

 

Dijital çağın serfleri/köleleri/köylüleri olmayı mı kabul edeceğiz, yoksa yeni bir özgürlük hikâyesi mi yazacağız?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —